DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Az Bulutlu
22°C
Mersin
22°C
Az Bulutlu
Pazar Parçalı Bulutlu
22°C
Pazartesi Açık
24°C
Salı Açık
27°C
Çarşamba Çok Bulutlu
26°C

Salgın süreci bakliyatın önemini gösterdi

Salgın süreci bakliyatın önemini gösterdi
28.12.2021 10:24 | Son Güncellenme: 28.12.2021 10:27
605
A+
A-

Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir, önümüzdeki yıllarda kuraklığın artacağını belirterek “Su gereksinimi birçok ürüne kıyasla daha az olan, sağlık yönüyle besleyici, saklaması kolay, raf ömrü uzun, ülkemiz damak zevkine uygun, üretim ve ticaret kültürü Türkiye’de yerleşmiş olan bakliyat ürünleri gelecekte çok daha önemli hale gelecektir” dedi.

Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir, Türkiye’nin bakliyat üretimi ve sektörün geleceği konusunda değerlendirmelerde bulundu.

Son iki yıldır dünya genelinde olduğu gibi hem ülke hem de sektör olarak olağandışı bir süreçten geçildiğine değinen Özdemir, “Koronavirüs salgını ve kuraklık bu sürecin en önemli iki unsuru oldular. Her iki unsur da yaşam şartlarımızdan iş yapma anlayışımıza kadar bugüne dek olan alışkanlıklarımızı değiştirdi. Aynı zamanda sektörümüze yönelik algıyı da olumlu yönde etkiledi” dedi.

“SALGIN SÜRECİNDE BAKLİYATIN ÖNEMİ ARTTI”

Salgın sürecinin tarım-gıda sektörünün ve özelinde bakliyatın önemini açık bir şekilde gösterdiğine değinen Özdemir, “Bakliyat, salgın başlangıcından bu yana en fazla talep gören ürünler arasında yer aldı. İlk zamanlar tercih edilme nedeni daha çok ekonomik olma ve bozulmadan uzun süre muhafaza edilebilme özelliklerine dayanıyordu. Ancak sonraki aşamada bakliyat ürünlerinin sağlık açısından faydalarına ilişkin önemli bir farkındalık oluştu. Çünkü bakliyat tüketimi obezite, kalp hastalıkları, diyabet, böbrek rahatsızlığı ve bazı kanser türleri riskini azaltmaya yardımcı oluyor. Ayrıca, virüslerin çoğalmasını engelleyen ve bağışıklık sistemini güçlendiren özellikleri ile salgın sürecinde daha fazla talep artışı ile sonuçlandı. Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler ve birçok ülke bakanlıklarının Covid ile mücadele rehberlerinde yer buldu. Dünya Bakliyat Konfederasyonu açıklamasına göre bu dönemde dünya bakliyat tüketiminin her yıla kıyasla fazlaca arttığı belirtilmektedir. Sonuç olarak bakliyatın önemine yönelik önemli bir farkındalık oluştu” ifadelerini kullandı.

Kuraklık konusunun iyi analiz edilmesi gerektiğine değinen Özdemir, 2021 yılında son 51 yılın en sıcak temmuz ayına şahit olunduğunu vurguladı.

“ÜRETİM PLANLAMASI İLE KONUMUMUZU GÜÇLENDİREBİLİRİZ”

Yağışların İç Anadolu’da yüzde 22, Doğu Anadolu’da yüzde 32, Güneydoğu Anadolu’da yüzde 39 azaldığını kaydeden Özdemir, bu bölgelerin bakliyat üretim merkezleri olduğuna dikkat çekti.

Özdemir, “Bakanlığımız son beş yıldır bakliyata verdiği önemi artırdı. Bakliyatın özel ürün statüsünde değerlendirileceğini açıkladı. Uygulanan yapıcı politikalar ise meyvelerini vermeye başlamıştı. Son beş yılda ülkemizde bakliyat ekili alanlar yüzde 26 ve üretim yüzde 20 artış gösterdi. Nohut dış ticaretinde net ihracatçı konuma ulaştık. Ancak kuraklık nedeni ile TÜİK tahminlerine göre üretimin bu yıl 1 milyon tona gerilemesi bekleniyor. Önümüzdeki süreçte bu iklim koşullarının devam edeceği öngörülmektedir. Bu doğrultuda su gereksinimi birçok ürüne kıyasla daha az olan, sağlık yönüyle besleyici, saklaması kolay, raf ömrü uzun, ülkemiz damak zevkine uygun, üretim ve ticaret kültürü Türkiye’de yerleşmiş olan bakliyat ürünleri gelecekte çok daha önemli hale gelecektir. Üstelik FAO ve OECD’nin önümüzdeki on yıllık tahminlerine göre bakliyat üretim ve tüketiminin artması beklenmektedir. Dolayısıyla iklim şartlarını temel alan, ilave tedbir ve teşvikler içeren etkin bir üretim planlaması ile sektördeki konumumuzu güçlendirebiliriz. Üretimi artırabilir ve ihracat pastasından daha fazla pay alabiliriz” ifadelerini kullandı.

“ÜLKEMİZ SEKTÖRDEKİ KONUMUNU DAHA FAZLA KAYBEDEMEZ”

“Yıllardır dile getirdiğimiz gibi ana hedefimiz bakliyat üretimi ve tüketiminin artması olmalıdır” diyen Abdullah Özdemir açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Şu an Türkiye, dünya nohut üretiminde üçüncü, mercimek üretiminde ise dördüncü sırada yer almaktadır. İhracatta ise kırmızı mercimekte 3’üncü ve nohutta 5’inci konumdayız. Ancak bu konumlar bizleri yanıltmasın. Her ne kadar üst sıralarda görünsek dahi, bu sıraları elde ettiğimiz hacimler geçmişe kıyasla çok daha düşük seviyelerde. Bir milyon tona gerileyen üretim miktarımız ile kendi kendimize yetemeyiz. Üstelik Kanada’dan ithal ettiğimiz kırmızı mercimeğe dayalı ihracat yapımız ile dış ticarette rekabetçi olamayız. Ve bayrağı devretmiş olduğumuz Kanada’nın ardından Rusya ve Kazakistan gibi ülkelere de pazar payımızı kaptırabiliriz. Yani, taşıma su ile değirmen dönmez. Bugün dünya genelinde enerji ve savunma gibi alanlarda yoğun bir rekabet yaşanmaktadır. Tarım ve gıda sektörü de önümüzdeki süreçte daha yoğun bir rekabete konu olacaktır. Cumhurbaşkanımız temel tarım ürünlerinde dışa bağımlı olmanın, en az savunma sanayisinde dışa bağımlılık kadar tehlikeli olduğunu vurgulamıştı. Bu bağlamda sektörümüzü bir milli güvenlik meselesi olarak konumlandırmıştı.”

“ÖNERİLERİMİZ BAKANLIK TARAFINDAN UYGULANIYOR”

Mersin Ticaret Borsası olarak bakliyat konusunda gündeme getirdikleri birçok öneri ve projenin Gıda ve Tarım Bakanlığınca hayata geçirildiğini, bundan mutluluk duyduklarını kaydeden Özdemir, “Önerilerimizin dikkate alınması değerli ancak daha somut ve istikrarlı adımlarla uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle pilot uygulamalar artık mevcut bağlamını aşmalı ve daha geniş kapsamlı olarak ana politikalara dönüşmelidir” dedi.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.