DOLAR
32,5994
EURO
34,8026
ALTIN
2.503,83
BIST
9.431,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Az Bulutlu
22°C
Mersin
22°C
Az Bulutlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
22°C
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Açık
24°C
Salı Az Bulutlu
27°C

“İstanbul Sözleşmesi feshedildiğinden beri 200 kadın katledildi”

“İstanbul Sözleşmesi feshedildiğinden beri 200 kadın katledildi”
04.11.2021 13:57
972
A+
A-

Baroların kadın ve çocuk hakları merkezi temsilcileri, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ev sahipliğinde İzmir’de düzenlenen “Türkiye’de Kadına Şiddetin Önlenmesine İlişkin Savunuculuk, Politika Üretimi ve İyi Örnekler Çalıstayı”nda bir araya geldi.  Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezinin de imzaladığı çalıştayın sonuç bildirgesinde İstanbul Sözleşmesi feshedildiğinden beri, 200 kadının katledildiği vurgulandı. “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” denildi.

15 baronun Kadın Hakları Merkezi yöneticileri, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ev sahipliğinde İzmir’de düzenlenen ‘Türkiye’de Kadına Şiddetin Önlenmesine İlişkin Savunuculuk, Politika Üretimi ve İyi Örnekler Çalıstayı’nda bir araya geldi.

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinden sonra sahada neler olduğu, bu süreçten sonra ne yapılması gerektiği ve yeni bir yol haritası çizilmesine yönelik fikirler ile hukuki sorunların ele alındığı çalıştayın sonuç bildirgesinde şu ifadelere yer verildi:

“20 Mart 2021 tarihinde Resmî gazetede yayınlanan İstanbul sözleşmesinden vazgeçme kararı sonrası ülkemizde yaşanan kadın cinayetleri, artan şiddet ve tecavüz konularında meydana gelen artışın sorumlularına bir kez daha yüksek sesle İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeme kararlılığımızı haykırıyoruz.

İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz, çünkü kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesini hedefleyen, kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan, bağlayıcı nitelikte ilk uluslararası düzenlemedir.

Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin sona ermesi için çok uzun yıllardır sürdürülen kadın hakları mücadelesi ve kazanımları ile hazırlanan, kadınların, çocukların, herkesin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan ve şiddet mağdurlarının korunması, rehabilitasyonu ve bir daha aynı şiddet vakalarının yaşanmaması için topyekûn bir birlikteliği öngören, herkesin yaşama hakkının teminatı olan uluslararası bir sözleşmedir.

Şiddetle etkin mücadele yöntemlerini belirleyen ve şiddetle mücadeleyi devletin öncelikli görevleri arasında sayan Uluslararası Hukukun en önemli kilometre taşlarından biri olan İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının hukuken kabulü mümkün değildir. Parlamento tarafından kabul edilerek iç hukukun ayrılmaz bir parçası haline gelen ve normlar hiyerarşisinde kanunlardan bile önce gelen Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nin tek kişi kararı ile kaldırılamayacağı açıktır.

Türkiye’nin Sözleşmeden çekilmeye yönelik hukuka aykırı Cumhurbaşkanlığı kararının açıklamasından bu yana 200 kadın öldürüldü.

Bu vahim tablo bile İstanbul Sözleşmesi’nin önemini ve uygulanmasının gerekliliğini bir kez daha göstermektedir. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un önemi de açıkça gözler önüne serilmiştir.

Özellikle kolluğa yapılan başvurularda mağdurlara kolluk tarafından verilmesi gerekli desteğin acil ve gerektiği gibi yapılmadığı, tedbir kararlarının verilmemeye başlandığı, ayrıca tedbir kararlarının ihlalinde dahi ceza almamaya başlayan faillerin, ceza almadıkları için mağdur karşısında güçlendikleri ve mağdurların mağduriyetinin ikiye katlandığı görülmektedir.

Covid 19 salgın sürecinde kadına şiddet, kadın yoksulluğu ve çocuk istismarı vakalarının vahim oranda artması da yaygınlıkla tespit edilmiştir. Şiddet mağduru kadınlara yargılamanın her aşamasında, suç vasfı ve ceza oranı ne olursa olsun adli yardım sisteminden vekil atanmalıdır.

Tüm devlet katmanlarında uygulanacak ve geçerli sayılacak bir kadına şiddet tanımı yapılmalı ve şiddeti önlemeye yönelik eğitimlere hız verilmelidir. Israrlı takip TCK.’da ayrı bir suç olarak düzenlenmelidir.

Acilen tecavüz kriz merkezleri kurulmalıdır. Laik ve demokratik hukuk devleti olmazsa olmazımızdır, özellikle ‘’laiklik’’ ilkesi kadınların ve çocukların her anlamda güvencesidir. 20 Mart 2021 tarihinde bir gece yarısı operasyonu ile kadınları, çocukları eril şiddete ve cinsel istismara mahkum eden Cumhurbaşkanı kararının hukuka aykırılığı karşısında bir araya gelerek vazgeçmeme kararlılığımızı sürdürüyoruz.”

İMZALAYANLAR

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu

Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi

Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi

İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi

Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu

Ankara Barosu Gelincik Merkezi

Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi

Konya Barosu Kadın Hakları Merkezi

Tekirdağ Barosu Kadın Hakları Komisyonu

Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Merkezi

Isparta Barosu Kadın Hakları Komisyonu

Denizli Barosu Kadın Hakları Komisyonu

Batman Barosu Kadın Hakları Merkezi

Eskişehir Barosu Kadın Hakları Merkezi

Adıyaman Barosu Kadın Hakları Komisyonu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.