DOLAR
32,5871
EURO
34,7913
ALTIN
2.509,42
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Az Bulutlu
22°C
Mersin
22°C
Az Bulutlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
22°C
Pazar Açık
22°C
Pazartesi Açık
24°C
Salı Az Bulutlu
27°C

Özgür Birey – Tutsak Toplum

12.05.2021 19:35 | Son Güncellenme: 17.05.2021 19:08
725
A+
A-

Bir erkek, etrafında tam teçhizatlı askerlerin dibinde Tanrı’ya yakarıyor.

Mutlu olmak. Mutlu olabilmek, gerçekten mümkün mü? Dünya, günümüz dünyası, para, silah, uyuşturucu, toplum liderleri, demokrasi meyveleri, Şeyma’nın zengin sevgilisi, toprak elde etmeler, garip banka reklamları, aç çocuklar, savaştan kaçamayan çocuklar, hasta çocuklar, ölümcül hastalığa yakalanmış çocuklar, ilaç ihtiyacı olan çocuklar, ölen çocuklar. Çocuklar ölüyorlar. Onların ‘ölmemesi için’ bilmem kaç gelişmiş ülkenin lideri bilmem kaç güvenlik gücü personelinin görev aldığı, bilmem kaç odalı otelde, bilmem kaç uçakla gelip, bilmem kaç milyon dolara, bilmem hangi ülkede toplanıp kararlar alıyorlar çocuklar ‘ölmemesi için’. Orada bilmem kaç milyon dolar harcamışken, bilmem kaç milyon dolarlık anlaşma yapıyorlar, silah anlaşması! Sonra o çocuklar için kaç milyon dolar gerektiğini hesaplayıp bilmem kaç günde hiç ilgisi olmayan sadece üzülen ve gerçekten üzülen diğer insanlardan ya bağış yoluyla ya da onlardan elde ettikleri gelir ile toplamaya çalışıyorlar bilmem kaç gün, kaç ay ya da her ne halt süredeyse işte. Masrafları düştükten sonra tabi. Başka birinin masum parasıyla, o kişi basıyor “delikanlılığı”. Hatta bir yerden sonra kendisine verilen paranın aslında bizim emanet ettiklerimiz olduğunu unutuyor ve helal olsun ne harcamalar yapıyor diyerek onun adına övünüyoruz da. Tüm dinlere ait olmak ve hiçbir akım, tarikat ya da fraksiyonu dahi ayırmadan tümünün önderleri, ben doyurdum Allah, Tanrı, Buda, Kayra, Unma ve burada isimlerini saymayı unuttuğumuz tüm tapındıklarımız adına kabul etsin diye. Ve aslında cümlemizden.

Bir çocuk, babasının kucağında ve bir eliyle zafer işareti yapıyor.

Gelecekte çocuklar için bir dünya bırakmak adına, bundan tam yüzyıl sonra, yer kürenin herhangi bir noktasında kaç litre içilebilir su olduğunu bilenlerin mirası bu. Bu sahneyi yaşayan çocuk ile yaşatanın kucağındaki çocuğa aynı insan hakları eğitimini verdirecek bu dünya, eşitlik ilkesi doğrultusunda. “Hepimiz eşitiz. Hepimiz geleceğe dair bir şeyler yapmalıyız. Sen, merak etme ve bu güzel hayatı yaşa. Biz senin yerine her şeyi düşünüyoruz.” Diyorlar. Birey özgürlüğü diyerek yönetilmiş kitlesel ve farkında olunmayan köleler ordusu.   Her köle ordusunun bir komutanının olduğu ve onun da komutanının onun da onun da diye yükseklere doğru kurgulanmış bir hiyerarşi ve en tepede başsızlık. Başkomutansız bir ordu. Çünkü komutanların sınırsız yetkili ve bir o kadar da sorumsuz oldukları bir ordu. Özgürsün ve daha fazla özgür olacaksın diye yüzlere konuşulan, kıyıdan köşeden köleleştirilmiş insanlar ordusu. Batının aslında olmadığı bir dünya. Her doğunun doğusunda daha doğunun olduğu ve bundan haberi olmayan bir ‘özgür batı’ dünyası. Hayal tarzının bile kendine göre anarşik tarzları olan ‘batı dünyası’. Yaşadığı yüzyılı uzun sanan, son kullanma tarihine sahip olduğundan habersiz insanların, yaşadığı zavallı bir dünya topluluğu. Zaman kavramından yoksun ve algısından uzak, çünkü bunu tanımlamaya çalışmak günahıyla cezalandırıldığının farkında olmayan dünya topluluğu.

Bir kadın, arka planda patlayan bombanın alev topu ve gülümsüyor.

Taşın mermiye kafa tuttuğu bir savaş bu. Sömürünün emeğe kafa tuttuğu bir savaş. Ezilmişlerin on yıllar boyu çektikleri kahırların ellerine ve gözlerine yansıması. İnsanlığın kendini sınadığı ve ucunda paranın ya da teknolojinin olduğu her konuda üstün olanın gaddar olduğunu ispat eden bir savaş. Sadece bir “ülke”nin bir topluma eziyeti değil, aslında insanın adına siyaset denen lanet kavramı nasıl da uyarlama olarak kullanabileceğinin kanıtı. Orada kan akmıyor sadece. Orada vicdan akıyor, merhamet akıyor ve insaf akıyor. İnsaf, dört semavi dinin doğup büyüdüğü yerde, tüm inanışlara ve vaatlere ve de sevgiyi anlatmak istediğini iddia etmesine rağmen.

Orada ve hepimizin gözü önünde, insanların gözlerinden kan kan akıyor.

Yazarın Diğer Yazıları
19.01.2022 19:42
11.01.2022 18:15
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.