DOLAR
32,5949
EURO
34,8066
ALTIN
2.495,63
BIST
9.458,13
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Az Bulutlu
22°C
Mersin
22°C
Az Bulutlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
22°C
Pazar Parçalı Bulutlu
22°C
Pazartesi Açık
24°C
Salı Az Bulutlu
27°C

Akla Davet: Bahar, Mayıs Aşkına…

12.05.2021 17:16 | Son Güncellenme: 17.05.2021 19:08
490
A+
A-

“…Zira, kör inancın akla, karanlığın aydınlığa, yobazlığın çağdaşlığa,

cehaletin bilime yeniden diş bilediği bu günlerde öyle akıl almaz işler oluyor ki giderek tımarhaneye dönen ülkemde: Her an için, Akıl bize çok gerek!…”

Büyük konuşmuşum meğer;

Mümkün olsa da MAYISTA

Hiç koşmasam, konuşmasam

Hatta insan içine karışmasam;

Bir yandan imrenip bir yandan şaşarak

Yalnızca Mayısları yaşasam derken.

Şimdi, ne özlediğim kalabalıklar, ne gönlümce doğaya tanıklık var.

Dar yerlere kısıldık kaldık. Dışarıda zalim bir bahar;

Yine değmeden gelip geçerken!..

Zalim deyince: Başka bir zulüm olmalı, çoktan olması gereken “Kapanmayı” Mayısa denk getirmek.

Koca bir kış; kar, soğuk, zemheri günleri varken!

Madem ki aylardan MAYIS,  mevsim İLKBAHAR,

Yeridir bir kez daha anmanın; ülkemde bunca olmaz işler yaşanırken.

Ondan daha iyi öğütleyen mi var? Hem de neredeyse bin yıl öncesinden.(*)

Tüm bunları çok önceden yazmış olsam da: (**)

–Bir bilim insanı (gökbilimci, matematikçi) olarak gözlemlediği evrenin gerçekliğinde; akıllı geçinen bilgisizin, ikiyüzlünün, sofunun ipliğini pazara çıkaran Ömer Hayyam, bugün kâbus sinsiliğinde başımıza çöreklenen işbilmez, yeteneksiz, öngörüsüz, gerici sığ siyasetçileri, din bezirgânlarını nasıl da yerin dibine batırırdı ; en çekincesiz biçimde.

Gizemine erdiği ay tutulmasından, güneş tutulmasından beter, toplum

olarak karanlığına girmekte olduğumuz akıl tutulmasını nasıl açıklardı kim bilir?

Dörtlüklerinde sıkça kullanıp, bir şiirinde

Sen ki, her bilginin temelisin,

Bana yol göstermelisin

Dediği, insanlığın en büyük yetilerinden akılla ilgili, yaşadığımız günler karşısında benimse yalnızca şu deyimler geliyor usuma:

Akıl dışı, akıllara ziyan, aklından zoru olmak, akıllara durgunluk

vermek, aklını bozmak, aklı sıra, akla zarar.- –

Tüm dörtlükler yerli yerinde. Bana göre, biri dışında;

Bahar geldi; başka bir şey istemem kafamda;

Hele akla hiç yer vermem bahar soframda; (*)

Zira, kör inancın akla, karanlığın aydınlığa, yobazlığın çağdaşlığa,

cehaletin bilime yeniden diş bilediği bu günlerde öyle akıl almaz işler oluyor ki giderek tımarhaneye dönen ülkemde:

Her an için, Akıl bize çok gerek!.

Yaşıyor olsaydı eğer; sanırım tek öğüdü şu olurdu bize aynı Hayyam’ın bu kötü günlerde:

Akıl sağlığımızı yitirmemek!

Gel gör ki olası mı yitirmemek?

İlk önce, önü alınabilir bir salgından dolayı tüm yükü omuzlayan doktorlarımızla sağlık emekçilerimiz aylardır yorgunluktan tüklenip, binlerce can yiterken! İşsizden, yoksuldan, çaresizden yana, işler hep kötüye giderken!

İnsan Hakları, Hukuk, Özgürlükler, Demokrasi gün, gün biraz daha biterken!

Kadın-Erkek eşitliğinden, laiklikten hazetmeyen karanlık özlemcileri Cumhuriyetle birlikte akıl ve bilimin aydınlığında ışıyan bir ülkeyi; yeniden orta çağ karanlığına iterken!

Aç gözlü rant avcıları, her seferinde yurdumun bir köşesinde ağaçları, ormanı acımadan keserken!

Dereleri kurutup, dağları düz ederken!

Günde en az bir kadının erkekler tarafından öldürülmesine karşın;

“Kadın ve erkeğin eşit olması fıtrata ters” diyen tek bir kişinin iradesi ile; Kadınların şiddete karşı en büyük güvencesi “Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekerken! -Hem de imzalanışının onuncu yılında-

Daha, onlarca neden…

Bu yüzden:

“Akılla bir konuşmam oldu dün gece”

Dedim ki ona:

Bu kez, siz bakmayın Hayyam’a

Kendi adıma;

Mümkünse, dünyanın bütün akılları

Buyurun soframa

BAHAR, MAYIS AŞKINA…

(*) Ömer Hayyam -1048-1131-

(**) 17 Nisan 2012- Mersin İmece

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.